🔴Aymanas KOMEK’te Senaryo Yazarlığı Eğitimi alan kursiyerler eğitimlere keyifle devam ediyor. İlk...

🔴Aymanas KOMEK’te Senaryo Yazarlığı Eğitimi alan kursiyerler eğitimlere keyifle devam ediyor. İlk senaryosunu büyük bir heyecanla yazan kursiyerimiz Ayşe Yağcı metnini sizlerle de paylaşmak istedi.✍️👍 👉AH VATAN AH Yaşlı kadın, üç torunuyla beraber Suriye’nin sınır kasabalarının birinde yaşıyordu. Acı yüzünde harita gibi çizgiler oluşturmuş; Beli ise yaşlılıktan değil, kederden ve sırtındaki sorumlulukların ağırlığından olacak, bükülmüştü. Çok kısa bir zaman önce bombalanan evlerinde oğlunu, gelinini ve eşini kaybetmişti. İki küçük kız ve en büyükleri bir erkek torunuyla birlikte evlerinin yıkıkları arasında sağlam kalabilmiş bir odasında kalıyorlardı. Yıkık avluyu da mutfak gibi kullanıyorlardı. Büyük torunu Muhammed, ona yardımcı olmaya çalışıyordu. Muhammed her gün iş arıyordu ve bulabildiği ufak tefek işlerden kazandığı parayla karınlarını doyurmaya çalışıyordu. Yaşlı kadının, kız torunlarının büyüğü Raşa altı yaşında, küçüğü Nisa üç yaşındaydı. Raşa, sarı saçları ve yeşil gözleriyle cin gibi bakardı. Raşa’nın görevi, kardeşini susturmak ve oyalamak idi. Nisan evleri bombalanırken çok korktuğu için sürekli ağlamıştı. Raşa o gün yine yıkıkların arasında kardeşiyle oynuyordu. Ninesi ise avludaki taşlardan oluşturduğu ocakta, çocuklar için akşam yemeği pişiriyordu. Muhammed eve yeni gelmişti ve sofrayı hazırlanmasın da ninesine yardımcı oluyordu. Muhammed’in yüzü çok kaygılıydı. Biraz evvel çarşı da bazı eli silahlı insanların evlere zorla girip adam devşirdiklerini esnaftan işitmişti. Muhammed: -Ya onu da almaya kalkarlarsa ya onu da istemediği şeylere zorlarlarsa, masum insanların canını almaya mecbur ederlerse… Hayır hayır yapamam bu vahşette onlara katılamam diye mırıldandı. Giderse kardeşleri ve ninesine ne olacaktı. Gitmem, derse hepsi birden yok olacaktı. Birden dışarıdan sesler gelmeye başladı. Gittikçe yaklaşan araba homurtuları, insan seslerine karışıyordu. Muhammed telaşlandı ve ninesine seslendi: -Nine, kardeşlerimle birlikte saklanın, acele edin. Yaşlı kadın hızlıca yıkıklarda oynayan torunlarının kolundan tuttu. Önceden teröristlerin açtıkları ve yıkıkların altında kalan tünele yöneldiler. Küçük çocuklar, karanlık tünele girmek istemedikleri için ağlamaya başladılar. Korkudan hepsinin kalbi yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyordu. Kardeşlerin en küçüğü Nisa’nın tozlu yanakları gözyaşıyla ıslanmıştı. Avluda bekleyen Muhammed birden “yaşa çok yaşa!” diye sesler duydu. Yıkıntılar içerisinde kalmış mahallenin köşesinde, ay yıldızlı bayraklarla geçen zırhlı araçların üzerinde Türk askerini gördü. Sokağa doğru yönelen Muhammed, komşu çocuklarını, kadınları ve yaşlıların sokağa fırladıklarını gördü. Muhammed ve komşular sevinç gözyaşları içerisinde Türk askerini ellerini patlatırcasına alkışlıyorlardı. Muhammed, kardeşleri ve ninesine seslenerek: -Nine, karanlıklara saklanmayın artık, Türkler geldi. Aydınlığa çıkıp huzura kavuştuk. Evimiz ev, vatanımız vatan olacak.” dedi. Yaşlı kadın sevinçle: -Kul daralmayınca Hızır yetişmez.” Diyerek gözyaşlarını başörtüsünün kenarına sildi. AYŞE YAĞCI



(Feed generated with FetchRSS)

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar